Korkmayın açık denizlerde sizi batıracak dalga yoktur. Sığ sulardır hep bir tekneyi alaşağı eden. Kaybolmaktır en kötüsü denizlerde, fenerlere güvenin. Buyrun deyin lafınızı, lafla yürüsün peynir gemileri bu kez.





Siluet-4

>> 8 Ağustos 2008 Cuma

İyi denizci rüzgârı kendi yelkeninde tutandır…
Hazır değildik belki açılmaya ama rüzgâr dinlemedi.
Kendi yoluna devam etti…

Adam yürüyüşünü dik tutarak parka doğru yöneldi. Bu parka karşı duruşunda hep bir ürkek tavırı vardı. Ne garip alyans cumhuriyeti burası diye düşünürdü hep. Bir pusetin sapına yapışmış bir çift alyans… Bir ele sarılmış başka bir alyans. Parıl parıl alyanslar parlıyor etrafta… Bu pazar sabahı bu bunca parıltı fazlaydı adama. Alyansların cumhuriyetinde alyansızlığına dem vurdu. Demini alıp…
- Canııııım
- Efendim hayatım
- Annen ne kadar şefkatliydi sana gene bu sabah
- Nasıl yani?...
- Peyniri ağzına sokarken
- Ya etme ya bilmiyor musun…
- Neyi?
- …
Kadın sesizliğin ardından yürüdü, adam önünde yürüyen haklılığa baktı ve ben de haklıyım ama sen bunu hiç bilemeyeceksin ki dedi.. Belki demedi peki niye durup kadını ardından baktı. Ne dedi peki içinden. Adımları niye sertleşip kadını geçti, durmadı kadın ardı sıra seyretti, alyansları öğle ışığında pek ışıldayamadı ama gene de pek bir göz önündeydi…

Sacı fiskiye gibi bağlanmış önden iki kazma dişi ve tombul yanaklarıyla reklam bebeklerinden hiç farkı yoktu. Pusetin güvenli kenarlarına tombul parmaklarını geçirmiş öğle güneşi gözlerine fazla gelip kısık kısık bakıyordu etrafına….
Pusetin sapına sıkı sıkıya kavramış kadın, pusette taşıdığının vakurluğu ile solundaki adama;
- Dün işimi istedim biliyor musun yeniden
- Niye ki
- Nasıl niye ki?
- …
- Ben sence bu muyum sadece?
- Hayda gene başlıyoruz.
- Evet başlıyoruz, bitirmedik ki hiç.
- Yahu kıza kim bakacak, çalışsan aldığın parayı bakıcıya vereceksin.
- Evet olabilir.
- Ama niye çalışasın ki o zaman
- Kendimi iyi hissetmek için olamaz mı sence?
Adam sustu. Kadın hırsla puseti ittirdi. Anne olmakdı hep özlediği anne olmuşdu da, peki o sadece bu muydu? “SADECE BU MUYUM?” Aslında evet sadece anne olmak değildir o kadın kendi için, sadece evin kadını olmak, karı olmak hiç değil. Ancak ne gariptir erkek mantığı, kadını hep evde hayal eder ve kurgular.
Eşofmanlı bir çift alyansları ışıl ışıl, belli ki yeni almışlar alyanslarını. Kadın adamın yanında oluşundan adam kadının yanında oluşundan keyifli… Güvenmek, sıcak bir tenin dokunuşunda çocuk gibi.

Hayattaki duruşları seni seviyorum dediklerimize teslim ederken ve bunu adeta yıkılırcasına, yaşamanın bezginliği değil mi, alyansların tek tek ışıltılarını kaybetmeleri. Silueti parkın taşlarında güneşe bulandı adamın. Ne garip bir ikilem “aile” olmak ve “aşık” olmak arasındaki gitgeller. Ne taze bir hüzün aşk, upuzun bir gülümseme olması gereken ailede kendini küstüren. Ne büyük yanılgı oysa hüzün saydığımız aşk, gülümseme sandığımız aile. Siluetine takıldı gözü adamın, ne güzel dedi kendine ait olmak. Ait olmaktır, olunmaktır hayat. Kabullenip, kabullendiğine upuzun soluklar eklemektir. Eklediğinde çoğalmak, çoğaldığınla daha fazla ait olmak. Bu muyuz sizce?

0 yorum:

diplerde

*Hayatın seni savurduğu yer, senin savrulmak istediğin yer olmayabilir. Dur ve bak; "buraya nasıl geldim"

*dünya batıyor iyi tutun, güneşle tek başına bırakacak seni.(haiku)


İzleyiciler

  © Blogger template Romantico by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP