Korkmayın açık denizlerde sizi batıracak dalga yoktur. Sığ sulardır hep bir tekneyi alaşağı eden. Kaybolmaktır en kötüsü denizlerde, fenerlere güvenin. Buyrun deyin lafınızı, lafla yürüsün peynir gemileri bu kez.





"Kal" de....

>> 16 Ağustos 2008 Cumartesi

"Kaybetmekten korkuyor musun?" dedi kadın....
Adam "neyi?" dedi...
Kadın "beni" dedi...
Adam "nasıl yani?"...
Kadın "seni bırakıp gidebileceğimden, yani hayatında artık olmayacağımdan"....
Adam şaşa kaldı. Gözleri boşlukta bir noktaya kilitlendi ve verebilecek hiçbir cevap bulamadı...
Kadın düşünceli, aslında almak istediği cevap bu değildi. Bazen susmak en acı cevap olsa gerek diye geçirdi içinden sanki sorduğuna bile pişman olmuştu bu soruyu.....
Anlamıştı korkmuyordu adam onu kaybetmekten....
Adam düşünceli "evet" dedi içinden, "dünyadaki en büyük buyken sen öğrettin bana bundan korkmamayı. Peki ya neden yüzün allak bullak? Neden sana ihanet etmişim gibi bakıyorsun?

Neden hem varsın hem yoksun? Neden hep gitmek isteyişindir hayatımızda aslolan...

Kadın adama bakıyordu. Sanki içinden neler geçirdiğini anlamak ister gibi.... "evet" dedi.

"ben öğrettim sana ve hayatımdaki herkese gidişleri... Bir gün arkama bile bakmadan çıkıp gidebileceğimi. Ve görüyorum ki gerçekten başarmışım bunu öğretmeyi. Aslında en çok korktuğumuz şeyleri düşünürken , konuşurken ne çok alışırmışız onlara, onlarla yaşamaya ve başımıza geldiğinde tepkisizleşmeye.............."

Adam "kal desem şimdi, hep beni suçlayacak yaşanmamışlıklardan. Kal desem, gitme ne işin var bizsiz oralarda. Ya da ben geleyim desem. Yok, yok bunu kabul etmez. O buraları değil bizleri terk ediyor kendi ruhuyla birlikte. Gitme desem. Ben senin bedenin yanımda olmadan da yaşarım dünyada tıpkı dalları kırılmış bir ağaç gibi... ama kal desem sana... Bırakır mısın beni gene de?"

Sanki iç sesleriyle konuşuyorlardı. "Hayır" dedi kadın. "Seni suçlamam aslında kal desen de. Sen bilmezsin bir yanın giderken bir yanının sende kaldığını. Ama ben öğrettim ya gidişleri.... Şimdi gidemeyişlerim kabus olur bende. Ahhh bir kal de.... kal de de bu ben öksüz bırakıp gitmesin bizi. Bir kal de... beni sende bırakıp gönderme... Bak yüzüme."

"Hayır" diyordu adam. "bakamam yüzüne umutsuzluğumu görme diye. Bakamam... Sana sevdamdan vazgeçemem ama kal da diyemem."

Kadın "madem ben başlattım ben bitirmeliyim"diyordu. "Ben bitirmeli... bu noktaya kadar geldikten sonra en iyisi gitmeli......"

Yaklaştı adamın yanına sadece bir nefes uzağına. "evet" dedi. "gidiyorum ben artık" ama kadının içindeki ses adama yalvarıyordu kal de diye.

Adam sessizce dinledi kadını, "tamam" dedi. "Biliyordum hep bir gün beni bırakıp gideceğini, hazırdım buna. Sen hazırladın beni buna... ne demeliyim? Sen bana gidiyorum derken güle güle demekten başka". Çevirdi yüzünü kadının yüzüne bakıyordu. Dudakları bunları söylerken gözleri "hayır" diyordu, "kal" diyordu.

İkisi de sustu.
Artık sadece gözleri konuşuyordu artık...
Ve önce elleri kenetlendi birbirine...
Sonra dudakları....
Tanıdık tenler üzerinde utangaç buluşmalar yaşıyordu sevdaları...
Gidemedi kadın adamın hayatından kal diyende olmadan....
Hayatında zaman zaman olduğum ya da geçerken uğradığım fakat kalmayı bir türlü beceremediğim herkese...

0 yorum:

diplerde

*Hayatın seni savurduğu yer, senin savrulmak istediğin yer olmayabilir. Dur ve bak; "buraya nasıl geldim"

*dünya batıyor iyi tutun, güneşle tek başına bırakacak seni.(haiku)


İzleyiciler

  © Blogger template Romantico by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP