Korkmayın açık denizlerde sizi batıracak dalga yoktur. Sığ sulardır hep bir tekneyi alaşağı eden. Kaybolmaktır en kötüsü denizlerde, fenerlere güvenin. Buyrun deyin lafınızı, lafla yürüsün peynir gemileri bu kez.





>> 8 Aralık 2011 Perşembe

Mudanya Mübadele Evleri.

Read more...

Siluet-12

>> 16 Temmuz 2010 Cuma


Özledim işte ne var…
Bilmem, sence…
Ya bir gün de deki; haklısın.
İlla onaylanman lazım değil mi?
Soru sormasan.
Adam durdu etrafına bakındı…
Nasıl geldim ben buraya yahu, niye buradayım ki. İşte orada bir gece oturup öpüştüğümüz yer tam şurası değil mi. Deniz ayaklarımızın altındaydı. Niye buradayım ben yahu… O gece. Ne güzeldi…
- Dudaklarını çok yapıştırma.
- …
- Dilini daha az kullan
- …
- Nerden buldun orayı dudağımın kenarını…
- Güzel bu ama.



Pişt…
Ne var yahu.
Gene uzandın dünlere hayırdır.
Basit, özledim işte ne var.
Bak sana bir alıntı buldum bu gün. Frida Kahlo dan.

“Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.
Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.
Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.
Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.
Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.
Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.
Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.
Bencil olduğun için vazgeçtim.
Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgeçmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.
Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.
Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.”

i
Vazgeçtim ha…
Evet vazgeçildin.
Kabul et, bir kadın vazgeçtiğinde hayat durur.
Kabul… Ama ben gene de özledim zira öğrendim onsuzluğu.
Yazık ki çok geç.
Seninle konuşmayı da özlemişim. Çok zaman oldu değil mi.
Evet… Unutma ben senim ve benim için hâlâ şansın var.
2010 Temmuz.

diplerde: Birsen Tezer den "Seher vakti" ni de bir dinleyin derim bunu okuduktan sonra.

Read more...

TURUNCU

>> 7 Temmuz 2010 Çarşamba

Hani bana ağladığım bir akşam dinlettiğin o parça varya. Niye diye sormamıştın bile. Dinle demiştin hayatın ritmini bulacaksın onda. Sonra susmuştun. Beni gözyaşlarım ve melodiyle başbaşa bırakmıştın.

Hayatın ritmini düşündüm.

Mutluluğun içinde hüzün, aldıklarının içinde kattıkları, ard arda gidenleri ve gelenleriyle, düşerken anlaşılan, yükselirken kanatan hayat.

Sevmekten yorgun düşmek..

Yarasını dağlamak için kor ateşlere attığımız yürek..

Bir bebeğin öpüşünde sondürdüğümüz yangın..

Yangınımızı söndürmek için sığındığımız bedenler..

Sıcağında barınamayıp kaçtığımız sevgiler, sevgililer..

Yanmalarımız.

Kabuslar beynimizi kemirirken ve yanlızlıktan öleceğimizi sanırken uzanan sıcacık bir dost eli.

En kırılgan anımızda acıdan öleceğimizi sanırken, sarılışıyla hayata döndüğümüz sevgili.

Maviliğin içinde yok olacağımızı sanırken beliriveren o turuncu yansımalar.

Hep orda olacaklar sanırken bir anda kaybettiklerimiz.

Sanmalarımız.

Yaşamın ritmi.. Hep bir yürek titremesiyle seyreden bir alçalıp bir yükselen ama bütünüyle güzel, böyle olduğu için güzel.

Solo gitarın melodileri odaya dolduğunda hissettiğim, dokunmaktan, öpmekten, sevişmekten öte bir şeydi. Elini uzattın yüreğime dokundun. Buradaydın. O kadar sendi ki. Nefesini hissettim.

Gözyaşlarım yanağımda kurudu. Defalarca dinledim. Hayır omzuna yaslanıp ağlamak istemedim. Yanında olmak da istemedim.

Zaman ve mekan yok olabilir mi?

Mesafeler bu kadar kısalabilir mi?

İnsan birini yanında hisseder mi bu kadar? Bu kadar bir olabilir mi?

Ve yanlızken yanlızlıktan bu kadar uzak olabilir mi?

Sadece bir şarkı bunu başarabilir mi?

Read more...

Sensizlik SonAdı(m)

>> 16 Aralık 2009 Çarşamba

1

kaç defa gidersem kendimden o kadar dönüyorum sana. Sessizliğimi heceliyorum uzun uzadıya konuşan yalnızlığımda.Her vazgeçişimin sonunda duruyorsun gitmeme izin vermezmiş gibi.”Kalsam” diyorum olmuyor...Seni de sevmeyi beceremiyorum, tıpkı yaşamayı beceremediğim gibi...Acemiyim ben sana, acemisiyim sevdana,nasıl sevilebilirsin bilmiyorum....Ama olsun...Beni boşver de senin canın sağolsun...

2

Kabe de hacı olmaya çalışan Budist rahibiyim seni sevmeye çalışırken. Bilmiyorum senden yana nasıl tövbekar olunur...Ezberimde tek bildiğimse senin yüreğimin kabesinde anıt mezar oluşun... Ve ben tavaf ediyorum seni, her gün hiç unutmadan,hiç usanmadan yaşıyormuşçuluk oyununu oskarlık oynar gibi...Bedenim biçilen role küçük, sevdana büyük gelse de...

3

Yalnızlık denizimde boğuluyorum, yüzmeyi bilmeyen bir cankurtaran gibi..Canımı adıyorum senin yolunda giden yanlızlığıma... Yanlı bir yalnızlık bu. Anılarda, yaşanmayanlarda, dünde, bugün de, zaman da, karanlıkta, aydınlıkta, hafızamda, kalbimde hep senden “yan”a..Ve ben çırpınıyorum denizlerin içinde sevdadan yana yana..

4

Son nefesim oluyorsun, yaşama son dokunuşum. Ölüyorum, biliyorsun ama ne hastalıktan ne de yalnızlıktan...Senden ölüyorum...Azrail’in suça iştiraki yok bu işte. Cinayetim kendi bedenimde... Nefesini eklesem diyorum nefesime, vazgeçiyorum. Kelebek ömrüm için yazık ederim senin ölümsüzlüğüne...Ve ben her defasında dokunurken sana ,ölüyorum yeni gündoğumlarında. Ve de doğuruyor beni, gecenin fahişe karanlığı her sokak başında yalnızca sana...

5

Ne seni bana ekleyebiliyorum bu hikayede, ne de kendimi senden çıkarabiliyorum. Her defasında çarpılıyorum sana ve bölünüyorum sonsuzluğa , sessizce ve de paramparça. Bıraktığın/ bıraktığım yerden düşüyorum tek başıma bilmedim acemi yalnızlıklara...Senden geçmiyorum da galiba kendimden geçiyorum... Ama olsun.. Bu defa da senin canın sağolsun...

devam edecek...ama belki...

Read more...

kayıtsızlık

>> 21 Ekim 2009 Çarşamba


Hep bir arada kalmışlığımız var. Hep bir o yan, ama ile başlayan da öteki yan…

Doğrusu ne ki

Ve de doğru ne


Bilemedim…

Kal diyemediğine git demeyi bile beceremezken.


Arada kalmışlıklarımızla açılımlarımız, acılarımızla biriktirdiğimiz kabullenmeye çalışmalarımız.

Kan ile börünmüş zamanlarımız…


Hükümsüz kabul edebilir miyiz ki,

Ve hani o zaman…

Merhem olabilir mi ki?


Bilemedim…


Bilmemeyi seçmişlere katıldı kabullenişim.

Hükümsüz

Yükümsüz

Ben oldum



Yalnız.

Read more...

diplerde

*Hayatın seni savurduğu yer, senin savrulmak istediğin yer olmayabilir. Dur ve bak; "buraya nasıl geldim"

*dünya batıyor iyi tutun, güneşle tek başına bırakacak seni.(haiku)


İzleyiciler

  © Blogger template Romantico by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP