Korkmayın açık denizlerde sizi batıracak dalga yoktur. Sığ sulardır hep bir tekneyi alaşağı eden. Kaybolmaktır en kötüsü denizlerde, fenerlere güvenin. Buyrun deyin lafınızı, lafla yürüsün peynir gemileri bu kez.





Aşk en çok ona yakışıyordu/ 2.Bölüm:NEDEN?

>> 14 Eylül 2008 Pazar

Sıcaktan iyice bunalmıştı. Ne bitmez yolculuk bu diye geçiriyordu içinden. Çevresine dikkatlice bakmaya, her sese kulak vermeye çabalıyordu. Herkes bunalmıştı sıcaktan da yolculuktan da. Ama içlerinde belki de en çok acelesi olan oydu. Gözlerini Camdan dışarıya kaçırmaya başladığında fark etti arka çaprazdaki kızın bakışlarını. İlk başta fark ettiğini fark ettirmek istemedi ama kayıtsızda kalamadı soran gözlerdeki bakışlara...

“Değilim ki ben hayattaki her şeyin açıklaması. Neden soruların sadece bana. Neden beni sen zannettin. Senin gibi kendimden mi vazgeçtim. Hem sorulardan kaçıyorsun, hem de beni sorguluyorsun içinden. Neden illa birilerinin sıfatı olayım ki hayatta. Peki ya sen? Sen neden öznesi olmuyorsun yada yüklemi bir şeylerin.Neden hep devrik senin cümlelerin.”

Korna sesi kesintisi yaşanıyordu arada düşüncelerde. O an sorulardaki dikkat kaybolup şoförün korna sesine endeksli küfür edebiyatına kayıyordu. Herkes ne kadar da alışmış her şeye diye geçiriyordu içinden. Bakıyordu hala cama kafasını yaslamış olan kız adama. Adamda kıza.

“Sen neden beni kendi kalıbında durdurmak istiyorsun. Ya senin vazgeçişlerin, yüzündeki bu hüzün, gözlerinin ürkekliği, silinmez mi geçmişin izleri. Neyi kazandın ki kaybetmekten korkuyorsun şimdi. Neden bu kaçış halin. Fark etmedin mi ki, sen gözlerinde kadınlarının intiharını izlerken ben de şehrin bekaretini kaybedişlerinin tek şahidiydim..”

Alamıyordu gözlerini sorularının arkasına saklanmış hüzünlü gözlerden. Başının her hareketinde bedeninde bir gerilme hissediyordu, onda bir rahatlama. Bir an için kızın, kitabın sayfalarındaki parmaklarının dansına şahit oldu. Parmakları incecik, parmakları kitabı bile incitmekten korkarak dokunuyordu. Hayata dokunuşları gibi ürkek.

“Neden incitmekten korkuyorsun bu kadar, yoksa incinmekten mi? Neden Başını hareket ettirişin hüznüne inat bu kadar asi. Sen hangi kitabın kayıp öznesi? Okuduğum kadınlar gibisin. Varlığı fırtına gibi olanlardan. Ne varsın beklide ne yok. En fazla son durakta olacaksın. Neden bu kadar senim ben aslında. Neden gözlerin bakıyor tüm karşılığın ben mişim gibi. Ne zaman aşık oldun sen en son bi adama. Nasıl sevdin onu. Kendinden bile korurken mi kaybettin yoksa...Senin yüreğinin manzaraları hep hüzün mü . Ah kadın bi bıraksan kendini olduğun gibi dünyaya”...

Bitmiyordu sorular bitecek gibi de değildi. Yol gibiydi kıvrıla kıvrıla , dura kalka gidiliyordu hayatta. Sadece onlar değildi birbirinin gözlerinde sorular cevaplamaya çalışan. Ama bir tek onlardı sorularının gizli özneleri. Ve gizlendikçe birbirlerinde fark edemiyorlardı onları izleyen soruları çok genci.....

devam edecek...

0 yorum:

diplerde

*Hayatın seni savurduğu yer, senin savrulmak istediğin yer olmayabilir. Dur ve bak; "buraya nasıl geldim"

*dünya batıyor iyi tutun, güneşle tek başına bırakacak seni.(haiku)


İzleyiciler

  © Blogger template Romantico by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP