TURUNCU
>> 7 Temmuz 2010 Çarşamba
Hani bana ağladığım bir akşam dinlettiğin o parça varya. Niye diye sormamıştın bile. Dinle demiştin hayatın ritmini bulacaksın onda. Sonra susmuştun. Beni gözyaşlarım ve melodiyle başbaşa bırakmıştın.
Hayatın ritmini düşündüm.
Mutluluğun içinde hüzün, aldıklarının içinde kattıkları, ard arda gidenleri ve gelenleriyle, düşerken anlaşılan, yükselirken kanatan hayat.
Sevmekten yorgun düşmek..
Yarasını dağlamak için kor ateşlere attığımız yürek..
Bir bebeğin öpüşünde sondürdüğümüz yangın..
Yangınımızı söndürmek için sığındığımız bedenler..
Sıcağında barınamayıp kaçtığımız sevgiler, sevgililer..
Yanmalarımız.
Kabuslar beynimizi kemirirken ve yanlızlıktan öleceğimizi sanırken uzanan sıcacık bir dost eli.
En kırılgan anımızda acıdan öleceğimizi sanırken, sarılışıyla hayata döndüğümüz sevgili.
Maviliğin içinde yok olacağımızı sanırken beliriveren o turuncu yansımalar.
Hep orda olacaklar sanırken bir anda kaybettiklerimiz.
Sanmalarımız.
Yaşamın ritmi.. Hep bir yürek titremesiyle seyreden bir alçalıp bir yükselen ama bütünüyle güzel, böyle olduğu için güzel.
Solo gitarın melodileri odaya dolduğunda hissettiğim, dokunmaktan, öpmekten, sevişmekten öte bir şeydi. Elini uzattın yüreğime dokundun. Buradaydın. O kadar sendi ki. Nefesini hissettim.
Gözyaşlarım yanağımda kurudu. Defalarca dinledim. Hayır omzuna yaslanıp ağlamak istemedim. Yanında olmak da istemedim.
Zaman ve mekan yok olabilir mi?
Mesafeler bu kadar kısalabilir mi?
İnsan birini yanında hisseder mi bu kadar? Bu kadar bir olabilir mi?
Ve yanlızken yanlızlıktan bu kadar uzak olabilir mi?
Sadece bir şarkı bunu başarabilir mi?
3 yorum:
hoş..
harika bir yazı... resmen şarkının ritmini bilmediğim halde hissettim. sevgiler
bazen şarkı ritmi, bazen tek bir nota...
Yorum Gönder