Korkmayın açık denizlerde sizi batıracak dalga yoktur. Sığ sulardır hep bir tekneyi alaşağı eden. Kaybolmaktır en kötüsü denizlerde, fenerlere güvenin. Buyrun deyin lafınızı, lafla yürüsün peynir gemileri bu kez.





Karanlıktan Notlar/Kaldığımız Yerden....

>> 17 Nisan 2009 Cuma

Kaldığımız yerden başlıyorduk sırası hiç bozulmamış seri haldeki düşümsemelere...Zamanın tümüne yayılarak....
Adımlamak hep aynı yeri...
Kapılar kapanırken ardından bir bir adımlarının sesi kaybolur önce, soğuk koridorların mat rengine karışarak ölüm kokularının ağır teneffüslerinde... Ölümü koklamak nasıl bir şey böyle.. ve ne garip...
Olasım/Gidesim/Kaçasım/ sım’lara sığanasım var...
Fena halde başımı alıp gidesim var, Karadeniz’in hırçın dalgalarına paralel sahil yolunda, doluluğunun boşluğunun önemi olmayan bi otobüste yanlızlığımı ve boşluğumu yayarak tüm kentlere durmadan gidesim, uzun ve soluksuz bi yolculuğa çıkasım var... Gri bi hayale doğru. Yağmur damlalarının otobüsün her camına vuruşunda sanki gözüme kaçmış gibi gözümü kırpasım var... Ve adımlarım uzaklaşırken kendimden ve izimin geçtiği şehirlerden sadece ve sadece dönülmezlerimi özleyesim var...
Ve acıtmıyordu artık canımı hiçbir hüzün kesiği...Oysa...
Küçümseyerek yaşamışım büyük şeyleri, önemsizleştirmişim her şeyi... Aklım , yüreğim, bedenim her parçalandığında demişim hep “acımadı ki...”, oysa acımayan yanlarım düşüyordu her kavgada... Oysa kendimden her kalkışımda içim kararıyor, içim kayıyor, düşlerim takılıyor kendime ve düşüyordum... Artık pes dediğim yerde geliyordu bi cesaret... Delilikten miras bana cesaret...
Çocukluğum geçmişin rüyalarında eski bir masal....
Hayatımız, hayallerimiz hatta günahlarımız bile masumdu... Çocuktuk o zamanlar aşmamıştık sınırları, yakmamıştık köprüleri, atlamamıştık henüz daha acı eşiklerinin üzerinden... Ve kader denilen şeyi mutlu sonla biten rengarenk bir masal kitabı zannediyorduk henüz... Hayat daha ezerek geçmemişti üstümüzden...Mutluyduk ve umutlu, önümüzde bir ömürlük yarınlarımız vardı hala... Ömür tek kullanımlık bi biletmiş işte...
Bunları bilme istedim ama söylemeliydim...
Üzgünüm anne, her an seni bırakıp gidebilirim... Her an bedenim infilak edebilir... Her an aklım herşeyi unutabilir... Her an kalbim zamanı kendinde durdurabilir.... Her an dillerim verdiği sözlerden cayabilir...Her an ruhum kader çizgisinden atlayabilir... Üzgünüm anne ama sen bunları hiç bilme... Ve sakın üzülme, deliliğim hala baki bende...
Gözyaşlarım boğdu gecenin karanlığında dünyayı, yüzümün dökümü ıslak bi yastık kılıfında... Oysa kılıfım yok demiştim ben, bu hayata...
Şimdi ayakların bi eşik üzerinde beklemekte... ya eşiktesindir ya düşüşte, geri dönüş yok bu seferinde...

0 yorum:

diplerde

*Hayatın seni savurduğu yer, senin savrulmak istediğin yer olmayabilir. Dur ve bak; "buraya nasıl geldim"

*dünya batıyor iyi tutun, güneşle tek başına bırakacak seni.(haiku)


İzleyiciler

  © Blogger template Romantico by Ourblogtemplates.com 2008

Back to TOP